top of page

Temel KARATAŞ Yusuf Atılgan aslında kimdi? 

(Zaman Gazetesi, 04.06.2014)

 

 

 

Burak Fidan’ın yayına hazırladığı Yusuf Atılgan: Sevgili Halil Kardeş adlı kitap, Türk edebiyatının en güçlü isimlerinden biri olan Yusuf Atılgan’ı, arkadaşı Halil Şahan’ın gözünden okura tanıtıyor. Kitap, tanıklıklar ve gözlemlerle bir bakıma Yusuf Atılgan’ı anlama kılavuzu...

 

 

 

YUSUF ATILGAN: SEVGİLİ HALİL KARDEŞ, HAZ.: BURAK FİDAN, EDEBİ ŞEYLER YAYINEVİ, 112 SAYFA, 13,50 TL

 

Türk edebiyatında yalnızlık, özgürlük, iletişimsizlik, bunaltı gibi temaları kendine özgü bir tarzla işleyen Yusuf Atılgan, hep yabancılaşmanın, varoluşun yazarı olarak anılageldi. Ne ki Atılgan’ın gerçekte kim olduğu tam anlaşılamadı, anlatılamadı. Burak Fidan’ın yayına hazırladığı Yusuf Atılgan: Sevgili Halil Kardeş yazarın yaşadığı Hacırahmanlı (Manisa) kasabasına öğretmen olarak atanan ve uzun yıllar kendisiyle arkadaşlık eden, hatta Yusuf Atılgan’ın evlenerek İstanbul’a göçmesinin ardından yazarla mektuplaşmayı sürdüren Halil Şahan’ın gözlemlerini, tanıklıklarını içeriyor. Burak Fidan’ın Şahan’la bir söyleşisinin de yer aldığı kitap, bir bakıma Yusuf Atılgan’ı anlama kılavuzu.

‘Gizemli’ adam olarak anıldı

Anayurt Oteli, Aylak Adam ve yarım kalan romanı Canistan’ın yanı sıra öyküleriyle de Türk edebiyatında kendine has bir yer edinen Yusuf Atılgan, birçok yönüyle edebiyatın “gizemli” adamı olarak algılandı, öyle yansıtıldı. Türkiye’de edebiyat eleştirisinin cılızlığı, onun eserlerinin yine kendi söylemleriyle masaya yatırılmasına ve çoğu kez eksik incelenmesine neden oldu. Bu eksiklik ve yarım yamalak tanımlama, bir rol biçme hali elbette Türk edebiyatında birçok yazar için geçerli. Ancak Yusuf Atılgan’ın “yabancılaşmanın yazarı” olarak yaftalanması eksik ve garipti. Örneğin, “Bodur Minareden Öte”yi okumadan, onu yalnızca eleştiriler aracılığıyla tanımak isteyen, hakkında söylenenleri gerçek kabul eden her okur, ondaki hüneri, gerçekçiliği, taşrayı, kenti, daha ötesi sevgiyi göremedi.

    Yusuf Atılgan hakkında yanlış bilinenlerden biri, onun apolitik olduğu ve bunu eserlerine de yansıttığıydı. Oysa çevresinin ve yakınlarının tanıklıkları bunun aksini söylüyor. Halil Şahan, kendisiyle yapılan söyleşinin başında bu konuya değinerek, Yusuf Atılgan’ın yaşadığı olumsuz deneyimlerin ardından politikadan nefret eder hale geldiğini, ancak bunun politik bir görüş taşımadığı şeklinde anlaşılmaması gerektiğini vurguluyor. Yakın arkadaşı Halil Şahan, “O, sonuna kadar bir solcu olarak kaldı.” diyor (s. 85). İlginç olan, yaşadığı köyde hiçbir politik eylemde bulunmamasına, insanlarla politika konuşmaktan ısrarla kaçınmasına rağmen, Atılgan’ın Hacırahmanlı’nın politik “uyanışında” etkili olması. Şahan, Hacırahmanlı halkının sıradan bir Anadolu kasabası ruhuna sahipken çoğunluğunun sosyalist olmasını Yusuf Atılgan’a bağlıyor: “1965 seçimlerinde Türkiye İşçi Partisi belediye başkanlığını birkaç oyla yitirmiş Hacırahmanlı’da. Benim bulunduğum dönemde de sol çok güçlüydü. Bunun elbette birçok nedeni vardı, ama bence en önemlisi Yusuf Atılgan olgusuydu.”

Dostoyevski’ye mi yakın, Tolstoy’a mı?

Yusuf Atılgan hakkında az bilinenler elbette yalnızca siyasi duruşundan ibaret değil. Asıl önemlisi, onun edebiyattaki duruşunun da tam kavranamamış olması. Örneğin Nurdan Gürbilek, Atılgan’ın Dostoyevski’yle yakınlığından söz eder. Ancak onun eserlerindeki içtenlik, riyadan uzak karakterler ve kurgu, dahası derindeki sevgi, yozlaşmamış insan arayışıydı. Bu yönüyle belki de asıl Tolstoy’la genetik bağı vardır Atılgan’ın. Bu konuda özellikle Canistan’daki karakterlere yeniden bakılması gerektiğini söylüyor Şahan. Yusuf Atılgan denilince akla gelen yabancılaşma meselesini de söyleşide dile getiriyor kitabı hazırlayan Fidan. Halil Şahan ise psikolojik yabancılaşmayı anlatıp anlatmadığını bizzat kendisine sormuş Atılgan’ın. “Evet, benim kişilerimde psikolojik yabancılaşma söz konusu, ama onların kişilikleri bunlarla sınırlı da değil.” diye yanıtlamış Yusuf Atılgan. Halil Şahan’ın bu noktada verdiği şu bilgi bugün Yusuf Atılgan’ın neden tam olarak anlaşılamadığı hakkında ipucu sayılabilir: “Kitaplarıyla ilgili yazı yazan bazı kişilerin birçok bilgiyi kendisinden aldıklarını anlatmıştı bana. Yabancılaşma konusunda yazılanların kaynağı da kendisiydi kuşkusuz.”

    Bir not: Kitabın kapağının beni rahatsız ettiğini belirtmeliyim. Bunun iki nedeni var: Birincisi, doğru bir künye çıkarmaya elverişli olmayışı; ikincisi belli ki ticari bir kaygıyla kitabın Yusuf Atılgan tarafından yazıldığı algısının amaçlanması. Kapak yazısı tam olarak şöyle: “Yusuf Atılgan” (bu yazar adı gibi görünüyor), “Sevgili Halil Kardeş” (bu da kitabın adı gibi)… Ve üçüncü satıra ortalanmış “Köye Mektuplar” ibaresi… Fondaki fotoğraf ise daha önce YKY tarafından basılan Yusuf Atılgan serisini çağrıştırıyor. Kitabı yayına hazırlayanın adı da yok kapakta.

bottom of page